Ahmet ERASLAN

Birlik rahmet, ayrılık azaptır.

Mudanya Tirilye

Buram Buram Tarih Kokan Bursa Kasabası: Tirilye

Yemyeşil bahçeleri, Rum evleri, tarihi ile Bursa’ya bağlı bir belde Trilye. Haftasonları ailenizle, sevdiklerinizle keyifli vakitler geçirebileceğiniz bir zeytinbağı. Kırmızı kiremitlerle kaplı tek bir çatı gibi görünen mimari doku, dar sokakları ve eski mahalle kültürünü devam ettiren insanlarıyla huzurlu bir tatil beldesi. Sokaklarda dolaşırken birçok tarihi dokuya denk gelebilirsiniz. Cumbalı evleri gördüğünüzde Rumların yaşadığı dönemleri anımsayacaksınız. Samimi insanlarıyla Trilye’yi çok seveceksiniz. Şimdilerde yeni adı “Zeytinbağı” .
Tirilye, eskiden Rumlar’ın yaşadığı bir balıkçı kasabasıymış. Zaten yapıları görür görmez hemen bu anlaşılıyor. Bu kasaba için eğlenceliden daha çok dinlendirici diyebilirim. Tabi yazın kalabalık döneme denk gelmediyseniz… Hayatın yavaş ilerlediği bir kasabada deniz kavasını almak ve biraz da tarihi yapılar arasında dolaşmak istiyorsanız; Tirilye kollarını açmış sizi bekliyor.

Tirilye’nin Tarihi
Tirilyeliler tarihte Mysialılar, Traklar, Romalılar, Bizanslar ve son olarak da Osmanlı yönetiminde bulunmuşlar. 1320 -1330 yılları arasında Mudanya’nın Osmanlılar tarafından fethedilmesi döneminde çoğu Hristiyan köyünü terk etmiş. Burası Cumhuriyet dönemine kadar Rum köyü olarak varlığını sürdürmüş. 1800’li yıllara gelindiğinde fark edilmiş ki Müslümanların sayısında önemli derecede azalmış. O kadar azalmış ki 1920 yılında; Türk hanesi maksimum 25 kadar civarıymış. Mübadele döneminde; Kurtuluş Savaşı sonrası Tirilye’yi terk eden Rumlar yerine Giritli Müslüman Türkler yerleştirilmiş. Yakın tarih boyunca Tirilye nüfusunda artışın görülmemesi dikkat çekici hususlardan. Eskiden buradaki Rumlar, geçimlerini şarap, zeytin, ipek ve balıktan sağlarlarmış. Şimdiler de ise sadece zeytincilik ve balıkçılık yapılıyor.
Tirilye’ye aynı zamanda Trilye, Tirilya, Triglea ve Zeytinbağı da deniliyor. Bölge, Cumhuriyet döneminde ‘Zeytinbağı’ ismini almasına rağmen günümüzde geçmişteki adı olan ‘Tirilye’ kullanılmakta.

Biraz da Tirilya isminin kaynağı hakkında kulağıma neler gelmiş onlara değineyim. Bunlardan ilki barbunya balığından geliyor. Yani kırmızı balık anlamına gelmekte. Bir söylentiye göre de; aforoz edilip buraya yerleşen üç Rum rahipten dolayı bu ismin buraya verilmiş olması. Çünkü Rumca da tri 3 ve ielie de aziz anlamlarına geliyor. Bölgeye ne dersek diyelim, isim kökeni üzerine bir sürü rivayetler yayılırsa yayılsın hiç fark etmez. Bölge buram buram tarih kokuyor ve birçok medeniyetle tanışmış olduğunu her sokağında bizlere gösteriyor.

Tirilye’de görülmeye değer binalardan biri olan Taş Mektep, 1909 yılında Neo-Klasik tarzda yapılmış olan bir okul binası. Papaz okulu olarak açılmış, sonrasında ise şehit çocuklarının ve öksüz, yetim çocukların okuması için Kazım Karabekir tarafından ilkokula dönüştürülmüş. 1980’li yıllara kadar okul olarak hizmet veren bina, çatı ve cephesindeki sorunlar nedeni ile kapatıldığından beri atıl durumdaymış.

1560 yılında inşa edilen Aya Todori Kilisesi, sonradan camiye çevrilmiş ve Fatih Camii ismini almış. Binanın yapımında kullanılan Bizans sütun başlıklarını, avlu cephesinde hala görmek mümkün.

Son zamanlarda muhtemelen sizin de sık sık ismini duyduğunuz bir yer, Bursa’nın Mudanya ilçesine 12 km uzaklıktaki Tirilye. Biz de okuduklarımızdan sonra merak ederek, Bursa tarafında kampa gittiğimiz bir hafta sonunda bu küçük balıkçı kasabasına da uğradık. Beklentileri fazla da yükseltmeden, yarım gün gezmenin yeterli olacağı kasabada aslında görülecek pek çok tarihi yapı var. Ancak ülkemizin mimari koruma konusundaki yetersizliği, burada her sokakta karşınıza çıkıyor.

Tirilye’nin Rumca 3 aziz anlamına geldiği söylenen “Triglia”dan gelen ismi, tarih boyunca birkaç kez değişmiş; Mahmut Şevket Paşa olmuş, Zeytinbağı olmuş. Ama halk her değişiklikten sonra yine de Tirilye demeye devam edince, 2011 yılında yine bu isme dönülmüş.

Bölge, tarih boyunca Traklar, Romalılar ve Bizanslılar tarafından yönetildikten sonra, 1330 yılında Osmanlı egemenliğine girmiş. Fethedildikten sonra da çoğunlukla Rumların yaşadığı, zeytin, zeytinyağı ve balıkçılığı ile tanınan bir yerleşim yeri olma özelliğini korumuş. Burada üretilen zeytin öyle meşhurmuş ki İskenderiye’ye bile gönderiliyormuş.

Tirilye, dar sokakları ve Rum mimarisi örnekleri olan tarihi konutlarının yanı sıra, yürürken karşınıza çıkan kilise, hamam gibi taş yapıları ile de fotoğrafçılar için ilgi çekici bir yerleşim yeri. Ancak bu yapılardan yalnızca Taş Mektep’te bir bilgilendirme yazısı görebildik, diğerlerinde ise herhangi bir tabela yoktu. Kiliselere de, hamama da, meşhur “Dündar Evi”ne de girmek mümkün değil, ki zaten mevcut yıkık dökük halleri ile içlerine girmek güvenli de değil.

Tirilye’de görülmeye değer binalardan biri olan Taş Mektep, 1909 yılında Neo-Klasik tarzda yapılmış olan bir okul binası. Papaz okulu olarak açılmış, sonrasında ise şehit çocuklarının ve öksüz, yetim çocukların okuması için Kazım Karabekir tarafından ilkokula dönüştürülmüş. 1980’li yıllara kadar okul olarak hizmet veren bina, çatı ve cephesindeki sorunlar nedeni ile kapatıldığından beri atıl durumdaymış.

1560 yılında inşa edilen Aya Todori Kilisesi, sonradan camiye çevrilmiş ve Fatih Camii ismini almış. Binanın yapımında kullanılan Bizans sütun başlıklarını, avlu cephesinde hala görmek mümkün.

13. yüzyıl sonlarında inşa edilen ve “tarihte duvarlarına resim yapılan ilk kilise” olarak bilinen Kemerli Kilise ise, ülkemizde “tarihte duvarına ip gerilip çamaşır asılan” ilk tarihi eser değildir herhalde… Kemerli Kilise ismini almasının sebebi olan kemeri hala görmek mümkün, ancak yıkılmak üzere gibi duran kiliseye girmek mümkün değil.

Dündar Evi ise Rumlardan kalan, Yuannes Kilisesi isminde tarihi bir esermiş. Tarihi 12. yüzyıla dayandığı iddia edilen yapı, Rumlar bölgeyi terk ettikten sonra meskene dönüşmüş. Daha sonra otele dönüştürülmek istenmiş ancak izin çıkmayınca o da kaderine terk edilmiş gibi görünüyor.
Tüm bu “görülmesi gereken (ama gördükçe insanı biraz üzen) yapılar”ın haricinde, kasabanın ara sokaklarında detaylara dalarak gezinmek de insana adeta zamanı unutturuyor. Ta ki, harap halde de olsa zamanında incelikli bir mimari anlayışla yapılmış olduğu her halinden belli olan ahşap-yığma binaların arasında bir anda betonarme binaları görünceye kadar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir